Kaptır Gitsin

  • İki mehtap arasında

    Her aşk bulunduğu kalbin şeklini alır. Toprak kokusu değince o rüyaya Aşk çözülür Geriye rüyalar kalır....

  • Sevdaya dair...

    Sevdalar kaybeder ,sevdalar kazanırız;ama çoğu zaman kazandığımız sevdalar kaybettiklerimizin bir değişik versiyonudur.Sevdalarımızın kıymetini bilemiyiz.Oysaki sevdalının en kıymetli şeyidir dertleri. Kendimizi affetmeyeceğimiz işler yaparız...

  • Gizli Kırmızı Kapaklı Defter Sakın Konuşma

    İki elim başımın arasında önümde hesap soruyor kırmızı defter Hayat artıklarını hapsetmişim üzerine umursamadan Çılgınkaplanlar üzerine korkmadan ...

Blog Hakkında

Belirli bir konusu olmayıp değişik mevzularda içerik barındıran bu blog bir kaç kafadarın aklına estiği gibi yazılar yayımladığı kollektif bir blogtur.Yazdığımız yazıları beğendiyseniz Facebook,Twitter,FriendFeed gibi sosyal ağlarda paylaşabilirsiniz hatta yazılardan alıntı yapabilir tümünü kendi blog'unuz da kullanabilirsiniz tam olarak söylemek gerekirse resimleri de, yazıları da istediğiniz gibi paylaşabilirsiniz bu bizi sevindirir fakat yazıların altın da blog'umuza bir link verirseniz bu bizi daha da çok mutlu eder.
Ayrıca bütün hakları Coca Colanın formülünün yanında saklanmıştır kimse bulamaz.


Kırlangıçlar Altı Ay Yaşar

1 yorum

kirlangic_1

Zamanın birinde yalnız yaşayan bir adam varmış.
Hiçbir dostu , kapısını çalacak bir komşusu da yokmuş.
Dört duvar arasında yaşayıp gidermiş tek başına...
Adamın bu yalnızlığını dışarıdan izleyen bir kırlangıç
Çok içerlemiş adamın bu haline.
Uzaktan uzaktan onu sevmeye başlamış.
Ve bir gün penceresinin camını tıklatmış adamın.
Adam şaşkınlıkla camı açmış
Ve sormuşNe istiyorsun? diye.
Kırlangıç "beni evine al , seninle yaşayayım" demiş.
Adam şiddetle reddetmiş ve kapamış pencereyi.
İkinci gün kırlangıç yine gelmiş adamın penceresine."Lütfen beni evine al , ister bir kafese koy , ister elinde sev , okşa , çünkü ben seni seviyorum" demiş.
Adam yine aynı inatçı eda ile reddetmiş kırlangıcı.
Ve üçüncü gün kırlangıç yine konmuş pencereye.
Aynı yakarış:
"Bak" demiş adama kırlangıç.
"Artık havalar soğudu sıcak ülkelere göç edeceğim.Bu sana son gelişim.Altı ay oralardayım,burada olmayacağım,
Lütfen al beni evine , ister kafese koy , ister elinde sev okşa
Ama reddetme beni çünkü ben seni seviyorum.
Adam soğuk bir edayla:
Nasıl alayım seni evime, konu komşu ne der.
bir kırlangıç bana aşık;olurmu böyle şey demiş ve yine kapamış pencereyi.
Ve kırlangıç uçmuş gitmiş.
...
Aradan bir zaman geçmiş...
Adamın gözü gelip giden kırlangıcı arar olmuş.
Arada bir de olsa ona gelen biri vardı zira.
İlk defa ona bir kuşda olsa birileri "seni seviyorum&" demişti.
Bu sihirli iki kelimeyi başka hiçbir kimseden duymamıştı.
Şimdi hepten yalnız kalmış ve yaptığından pişmanlık duymuş.
Bekler olmuştu kırlangıcın yolunu.
Bir ay geçmiş , iki ay geçmiş derken altıncı ay da geçmiş
Ve havalar ısınmış.
Adamın gözü ufukta kırlangıç sürülerini arar olmuş&.
Nihayet sürüler gelmeye başlamış ve adam pencerede
Sürülere bakıp kırlangıcını aramaya başlamış.
Bir tane geçmiş..ikisi üçü derken kendi kırlangıcı yokmuş aralarında.
Son bir kırlangıç kalmış sürünün sonunda ve adam heyecanla
Sormuş kırlangıca:
Sizden bir arkadaşım vardı,beni seviyordu pencereme gelirdi..
benimle yaşamak istiyordu,nerede göremedim onu sürüde.
Kırlangıç sormuş.Ne zaman oldu bu olay?
"Altı ay önce" diye cevaplamış adam.
Kırlangıç "o zaman siz kırlangıçlarla ilgili gerçeği bilmiyorsunuz.
Kırlangıçlar altı ay yaşar"...

[Yazının Devamı...]

Kurşun kalem

0 yorum
Çocuk, büyükbabasının mektup yazışını izliyordu. Birden sordu :

"Bizim başımızdan geçen bir olayı mı yazıyorsun ? Benimle ilgili bir hikâye olma ihtimali var mı ? "

Büyükbaba yazmayı kesti, gülümsedi ve torununa şöyle dedi :

"Doğru, senin hakkında yazıyorum. Ama kullandığım kurşun kalem yazdığım kelimelerden çok daha önemli. Umarım büyüdüğünde bu kalemi sen de seversin."

Çocuk kaleme merakla baktı ama özel bir şey göremedi.
"İyi ama bu kalem benim hayatımda gördüğüm diğer kalemlerden hiç farklı değil ki ! "

"Bu tamamen nesnelere nasıl baktığınla ilgili. Bu kalemin beş önemli özelliği var ve sen de bu özellikleri kendinde benimseyebilirsen hep dünyayla barışık bir insan olursun."

"Birinci özellik : Harika şeyler yapabilirsin ama attığın adımları yönlendiren bir el olduğunu asla unutma. Bizim için bu el Tanrı'dır ve her zaman kendi kudretiyle bizi o yönlendirir."

"İkinci özellik: Zaman zaman her ne yazıyorsam durmam ve kalemimin ucunu açmam gerekir. Bu kaleme biraz acı çektirse de sonuçta daha sivri olmasını sağlar. Bu yüzden bazı acılara göğüs germeyi öğrenmelisin, bu acılar seni daha iyi bir insan yapar."

"Üçüncü özellik : Kurşun kalem, yanlış bir şey yazdığında bunu bir silgiyle silmene her zaman olanak tanır. Yaptığımız bir şeyi sonradan düzeltmenin kötü bir şey olmadığını anlamalısın, aksine bu bizi adalet yolunda tutmaya yarayan en önemli şeylerden biridir."

"Dördüncü özellik: Kurşun kalemin en önemli kısmı, kalemin yapıldığı ahşabı ya da dışarı yansıyan şekli değil, içerisinde yer alan kurşunudur. O yüzden her zaman kendi içine bakmalı, en çok onu korumalısın."

"Beşinci ve son özelliği ise her zaman bir iz bırakmasıdır. Aynı şekilde sen de hayatta yaptığın her şeyin bir iz bırakacağını bilmeli ve her hareketinin farkında olmalısın."

Paulo Coelho
[Yazının Devamı...]

Seviyorsan Söyleyeceksin !!!

1 yorum
eller

Bir hikaye analatmak istiyorum çekingen sevdiği kişiye onu sevdiğini söyliyemiyen yanlız bir adamın hikayesi. Hikayemizin kahramanı olan bu adam CD satılan bir mağazasının önünden geçerken içeride tezgahtarlık yapan bir kız görür ve bu kızı çok  beğenir. Tezgahtar kızı daha yakından görebilmek için  mağazaya girerek CDlerin bulunduğu raflardan gelişi güzel bir CD alıp parasını vermek için kasaya tezgahtar kızın yanına gider CDyi paketletip parasını verip çıkar ..

Fakat adam bir türlü bu kızı unutamaz ve kızı görmek için diğer gün tekrar mağazaya gider CDlerin bulunduğu raflardan gelişi güzel bir CD alır parasını vermek için kasaya tekrar tezgahtar kızın yanına gider fakat kıza hiç birşey söyliyemez.
Bu durum bir süre böyle devam edip gider, adam kızı görebilmek için sürekli mağazaya gidiyor bir kaç CD alıp çıkıyormuş fakat tezgahtar kıza bir türlü onu sevdiğini söylüyemiyormuş.


Sonunda adamın canına tak eder artık bu böyle olmaz diyip  en güzeli söylüyemiyorsam bari bir not yazıp bırakıyim oda okuyunca isterse beni arar demiş.Tezgahtar kıza ondan hoşlaandığını altınada telefon numarasının olduğu bir not yazıp kıza vermek için diğer gün tekrar mağazaya gider bir CD alır CD nin parasını verirken yazdığı notu çaktırmadan kasananın bir yerlerine iliştiririp evine geri döner.


Adam tezgahtar kızın aramasını beklemeye başlar.
Bir gün geçer tezgahtar kız aramaz. Diğer gün olur tezgahtar kız gene aramaz adam artık umudunu keser.
3. gün olur tezgahtar kız kasanın bulunduğu masanın üzerini temizlerken adamın bıraktığı notu bulur notta yazanları okuduktan sonra hemen telefon açar, telefonu adamın annesi açar tezgahtar kızda nottaki ismi söyleyerek görüşmek istediğini söyler kadın kızım aradığın kişi oğlumdu fakat oğlum dün trafik kazası geçirdi öldü der. Kız çok üzülür teyzeciğim  benim oğlunuzda CD lerim vardı onların benin için manevi değerleri büyük gelip alabilirmiyim der kadında tabi kızım gel al der..


Tezgahtar kız adamın evine gider adamın annesiyle birlikte adamın odasına girerler dolabı açarlar CDlerin hepside ilk alındıkları gibi paketleri bile açılmamış bir şekilde gelişi güzel oraya atılmışlar.


Kız ağlayarak  CDlerin paketlerini  açmaya başlar açdığı CD paketlerden birer tanede not çıkıyormuş. Adam her CD alışında kızda ona bir not  yazıyormuş..oda adamdan hoşlanıyor fakat bir türlü ona onu sevdiğini söylüyemiyormuş..

[Yazının Devamı...]

Muzaffer Amca'nin Bakkalı

0 yorum

Mahalleli her sabah ayni saatte, ayni sese uyanir. O
vakitlerin sessizliginde korkunc bir gurultudur bu. Bakkal Muzaffer
Amca, tum kuvvetiyle dukkâninin kepenklerini
kaldirmistir. Gurleyerek kalkan kepenkler de
mahalleliyi kaldirmistir yatagindan.
Saati hic sasmaz bu isin her sabah saat bes on bes...
Sabah ezani okunali henuz birkac dakika olmustur. O
gurultu, isteyip de ezana uyanamayanlara sunulmus bir nimettir.
Kalkar, sabah namazlarini kilarlar. Namaza kalkmak gibi
bir derdi olmayanlara ise iskenceden beterdir. Fakat o ses sevilse de
sevilmese de, mahallede Muzaffer Amca cok sevilir.
Boyle insanlar ilgimi cekmistir hep. ilk musterisine,
dukkânini acmasindan neredeyse iki saat sonra
satis yapacak bir insan ne diye dukkânini daha
gun dogmadan acar ki? Ne zaman evine gider, ne zaman uyur, nasil
uyanip dukkânina gelir, anlamak mumkun degildir.
Erken kalkabildigim vakitlerde Muzaffer Amca'yi gizliden gizliye
cok izlemisimdir balkondan. Kepenkleri kaldirir,
dukkâninin isIklarini yakar.
Kisa bir temizlik, ardindan piknik tupunde demlenen cay...
Baskalarinin gune yeni merhaba deyip, yari uykulu
kahvalti sofralarina oturduklari bir vakitte, Muzaffer
Amca ikinci demlige baslamistir bile. Hep
kiskanmisimdir cay tiryakisiyim
diyeceksen, iste boyle olmali
Muzaffer Amca'nin bahsi bizim evde sIk gecer. Ne zaman uykudan
konu acilsa mutlaka once o anilir. Sonra babam baslar nasihat cekmeye:
- Eskinin adamlari boyledir. Erken kalkarlar. Gunesi uzerlerine
dogdurmazlar. Allah'in bereketi dogar uzerlerine. Eee! Ne
demis eskiler: Erken kalkan yol alirmis! Muzaffer
Amcan senelerdir boyledir. Bu huyu yuzunden rahmetli deden de cok severdi
onu...
Dedem de severmis onu. Ben dedemi gormedim. Dogdugum sene
rahmetli olmusFakat gorenlerden, bilenlerden onun hikâyelerini
dinlemeyi hep sevdim. Defalarca Muzaffer Amca'ya da
anlattirdim. Tabii baska bir suru eski hikayeleri de...
Birkac ay evveldi. Ayazin Ankara'dan henuz el etek cekmedigi bir
bahar sabahi...Saat alti civari Kahvaltiya
sicak ekmek almak icin Muzaffer Amca'ya indim. Aklimda
ayakustu uc bes; dakika muhabbet etmek de var. Ekmegi aldim,
havadan sudan konustuk. Tam cikacaktim ki,
tanidik bir mahalleli dukkâna girdi. Henuz selam
vermisti ki, ardindan baska biri. Bir yabanci...Hic
birimiz tanimiyoruz.
Orta yasli, saci basi
daginik, yuzunde tedirginlik ve mahcubiyet bir arada.
Elinde de bos bir simit tepsisi. Ne simitciye benziyor, ne bakkala
gelmis bir musteriye. Daha cok bir dilenci gibi. Merak ettim,
kapinin yaninda beklemeye basladim. Adam,
halinden beklenmeyecek olcude duzgun, anlatmaya basladi
- Ozur diliyorum, birkac dakikanizi alacagim,
kusuruma bakmayin. Ben simitciyim. Dun son paramla cocuguma ilac
aldim. Param kalmadiBugun de simit alip satmak icin
iki milyon liraya ihtiyacim var. Allah rizasi icin...
Beni dilenci olarak gormeyin. Dolandirici da
degilim. Evde satacak bir sey kalmadi Ben de -ic cebinden
bir sarki kaseti cikardi -bu gordugunuz
kaseti ucuz bir fiyata satip sermayemi cikartayim
dedim. Bunu iki milyon liraya satin almak ister misiniz?
Adamin soyledikleri, tavri gercekten etkileyici idi. "Ben
alabilirim." demeye hazirlaniyordum ki, diger kisi,
tanidigimiz mahalleli atildi
- Hadi kardesim, hadi git isine! Senin gibileri cok gorduk!..
Ne Muzaffer Amca, ne ben; hicbir sey diyemeden, ne diyecegimizi
henuz hesaplamamisken adamin oyle bir baktigi
basini egdi, kasetini avucunda utanilacak bir
sey varmis gibi sakladi gitti.
Yutkunamadim. Simitciye yardimci olamadim. Kovan
adama kizamadim. Oldugum yerde kalakaldim oylece...
Bir dilenci, bir dolandirici mi?
Gercekten yardima muhtac bir insan miydi? Yoksa hic
ummadiklari bir anda,
ufacik bir bakkalda Allah'in sinadigi birkac insanin ayagina gelmis
Hizir miydi? Kimdi?
Hâlâ dusunur dururum, o adam ne bir dilenci ne de bir
dolandirici olabilirdi. Her haline sinmis derin
bir mahcubiyetle derdini anlatmaya calisan bir adam... Evet,
dilenci olamazdi ...Soguk bir sabahin
altisinda hangi dilenci sokak arasindaki bu kucuk
bakkalda piyasa ederdi? Hele bakkaldan cikip gidisi...
Kosup yakalamak istemistim ama yok olmustu sanki.
Kus olup gokyuzune mi karismisti?
Yoktu iste!
Her ne olursa olsun, bir insan horlanmisti
kalbi kirilmisti sabahin
altisinda. Aklima her gelisinde ince bir
sizi duyarim icimde. O adam, elinde bir kaset,
bos bir simit tepsisi...
Ve sevgili Muzaffer Amca... O sabahtan sonra, sanki icine coreklenen bir
bulutun golgesi kaldi yuzunde. Ne zaman
karsilassak, hep konusmamiz gereken ama bir
turlu birbirimize soyleyemedigimiz bir sirrin altinda birlikte ezildik.
Birbirimizin gozlerine bakamadik.

[Yazının Devamı...]
 

Çekmece Notları Design by Blogger Modifiye © 2009