Kişisel Gelişim



Günümüzde kişisel gelişim öğreti ve uygulamaları ilgi görmekte.Çünkü modern çağda bireyin kendini geliştirmesi,kişisel çabayla gerçekleşiyor.
Eski çağlarda,babadan oğula,ustadan çırağa aktarılan bilgi ve görgünün yerini,günümüzde kitaplar,seminerler,danışmanlar almış durumda.

Kuşkusuz bunda en büyük etken''sürekli değişen iş ve meslek koşulları nedeniyle;aktarılan bilginin yeni şartlarda geçerliliğini koruyamadığı''düşüncesi.

Değişen şartlar;hem iş dünyasını,hem evlilik gibi özel durumları etkiliyor;yeni yöntemleri,gelenekleri ve görgü kurallarını zaruri hale getiriyor.

Günümüzde gelişen yeni teknikler,mesleki ve teorik bilgiler;okullarda ve meslek içi eğitim sürecinde öğretiliyor.Ancak gelişimde çok önemli role sahip davranış olgunluğu ve tecrübe kazanmak kişisel gayrete kalıyor.

Kişisel gelişim''her bireyin kendini tanıması ve böylece en uygun bir biçimde inşa etmesini de tavsiye ettiğinden;dünya yeniden bilgelik  öğretilerine yöneliyor.

Modern dünya görüşü,eskilerin tecrübesine pek fazla güven duymazken çevresel koşulların değiştiğini göz önüne alıyordu.bu dönemde tıpkı bilgiler gibi görgülerin de zamana göre değişmesi gerektiği düşünülüyordu.
Oysa koşullar ne kadar değişirse değişsin,insan özünde değişmeden kalan bir şeylerin olduğuda bir gerçekti.Bu gerçek ,geleneksel öğretilerin zamana uyacak şekilde modernize edilip yararlanılmasına gerçeklilik kazandırdı...

Birçoğumuz kişisel gelişim ve kendini tanıma çabasının maddi ihtiyaçlarla bağlantılı olduğunu düşünür.Mesela başarılı ,bol kazançlı ve sağlıklı bir hayata sahip olmanın,bizi mutlu ediceğini düşünürüz.Bunun için ise elimizdeki en önemli araç gerececimiz olan kendi yeteneklerimizden yararlanmayı önemseriz.
Bir ölçüye kadar doğru olsa da tek açıklama bu değil kuşkusuz.Aksine günümüzde insanların ilkel ihtiyaçlarını karşılamaları kolaylaştığı ölçüde kendilerini gerçekleştirme ihtiyaçları daha belirginleşmiştir.

Artık yiyecek içecek,barınak ihtiyaçlarını gidermekle doyup tatmin olan insanın yerini;imkanlarının genişliği oranında tatminsiz,ne istediğini bilemeyen huzursuz insanlar almıştır.

Çünkü aslında ihtiyaçların karşılanması kişinin kendini tanımasının bir bahanesidir.Her birimiz ruhsal açıdan dünyaya düşmüş birer tohum gibiyizdir.Bir tohumun içinde nasılki bir ağacın potansiyeli varsa,bizim de içimizde varoluş amacımızın potansiyeli mevcuttur.Ancak nasıl ki her bitkinin farklı bir programı varsa,her birimizin
içinde farklı yetenek ve amaçlar vardır.

Hepimizin kendimize dair içsel bir sezgisi vardır.Yeteneklerimizi,huyumuzu,isteklerimizi belli belirsiz hissederiz içimizde

Üstelik,kendimizi inşa etmek için biçimlendirilmeye muhtaç cevherlerimiz olan bu yetenekleri tarafsız bir gözle dürüstçe tespit etmek,bize güven verir...

1 yorum:

Ahuz@r dedi ki...

öyle sağlam bir karaktere sahip olmalıyızki,hayatın tüm aksaklıklarına karşı dimdik ayakta durabilmeliyiz Mühim olan hayatta demorolize olmamak,ve hayatı tüm haliyle kabullenmek ve bunu o bahsettiğin bir çok kişinin burun kıvırdığı eskilerin tecrübesiyle gerçekleştirmek,çünkü insan yaşamadığı olumsuzluklara karşı tecrübe sahibi insanları model alır, yada empati yoluyla,bu durumu algılamaya çalışır.çünkü hayatta hiç bir şey yaşanmadan anlaşılmaz..
sanırım diğer blogtaki yazının etkisindeyim hala :))genellemesine bir yorum oldu :))
anladın sen onu :))

Yorum Gönder

 

Çekmece Notları Design by Blogger Modifiye © 2009